Ajansweb® Blog

KIYAFETLERİNİZİ DEĞİŞTİRİN Pijamalarınızla çalışmayın. Yataktan kalkın, duş alın, kıyafetlerinizi değiştirin ve güzel bir kahvaltı yapın. Güne iş yerinize gidiyormuş gibi hazırlanın. ÇALIŞMA ALANINIZI OLUŞTURUN Evinizde kendiniz için bir çalışma alanı ayırın. Bu alanın keyifli ve işinizi yapabilmek için yeterli büyüklükte olmasına özen gösterin. BİR SABAH RUTİNİ OLUŞTURUN İşe başlama rutininiz nedir? Bir fincan kahve ya da bir bardak çay yapmak olabilir. Belirleyeceğiniz bir rutin, işe başlamak için çalar saatten daha etkili olabilir. DÜZENLİ ÇALIŞMA SAATLERİNİZE UYUN Bir program belirleyin ve buna sadık kalın. Düzenli çalışma saatlerine sahip olmak, iş-yaşam dengesini korumanıza yardımcı olur. MOLA VERİN Gün boyunca bilgisayar ve telefon ekranlarından uzak durmak için yeterli zaman ayırın. Molalarda, özellikle öğlen yemeği sırasında ekranlardan uzak durun. İLETİŞİM KURUN Yöneticiniz ve iş arkadaşlarınızla iletişim halinde olun. İletişim kurmak için tüm dijital imka

Pek çoğumuz için evden çalışmak hazırlıksız yakalandığımız bir durum olabilir.  Aslında pek çoğunu geçmişte paylaşmıştık ama bu yazımızda işinizi kolaylaştırabilecek bazı tavsiyeler yer alıyor. 1- Ortak çalışma alanı ve iş takibi Trello . En azından biz neredeyse ilk çıktığından bu yana kullanıyoruz. Kullanım detaylarına  https://blog.ajansweb.com/2015/04/trello-is-takibinizi-online-yapn.html  adresinden ulaşabilirsiniz. 2- Büyük boyutlu dosya paylaşımı  Wetransfer. Ücretsiz sürümünde her paylaşım başına 2 gb. boyutunda dosya gönderebilirsiniz.  https://blog.ajansweb.com/2015/03/buyuk-boyutlu-dosya-gondermenin-yolu-wetransfer.html   adresinden kullanım detaylarına ulaşabilirsiniz. 3- Web üzerinden anlık mesajlaşma ve dosya paylaşımı Aslında kullanmayan yoktur sanıyoruz ama yine de şunları yazmakta fayda var. Cep telefonunuzdan kullanabildiğiniz gibi web sayfası üzerinden de kullanılabilen Whatsapp Web uygulamasına   https

Teknoloji hiç durmadan gelişen ve aksaklıklar yaşadığı zaman dilimleri olsa da bir şekilde daha iyisine evrilen bir konu. Telefonu ilk bulan Alexander Graham Bell ile bilimsel/askeri amaçlar için ilk bilgisayarları üreten insanların bugün geldiğimiz noktada her birimizin elinde tuttuğu cihazı görseler nasıl tepkiler vereceğini hayal etmek ilginç bir zihin alıştırması olurdu. Kablolar, sabit elektrik bağlantısına, bir işlem için bir oda dolusu transistöre ihtiyaç duyulduğu günlerden içinde bulunduğumuz güne gelirken insanlık için bir çok dönüm noktasından geçtik. Bu teknolojik ya da bilimsel kavşakların irili ufaklı her biri işin içinde bulunan insanlar için çok kıymetli iken, son ürünü kullanan tüketiciler için bu dönemeçlerin sadece bazıları önemli oldu. Telefonun icadı, bilgisayarların icadı, telefonların kablosuz teknoloji ile ceplerimize girmesi, telefonların bilgisayar dünyası ile buluşması ve ardından telefonları sadece dokunarak yönettiğimiz akıllı ekranlara dönüşmesi.

Instagram 'ın önlenemez yükselişinin tüm sosyal ağ kullanıcıları farkındadır. Facebook ise günden güne kullanıcı kaybediyor gibi görünse de hem üst firma olarak instagram, whatsapp gibi diğer ağlara sahip olmasından hem de esasen kullanıcı rakamlarının çok da kötü olmamasından dolayı aslında durumu hiç kötü değil. Yani Facebook ve sahip olduğu diğer ağlar hala sosyal medya aleminin liderleri olarak duruyorlar. Peki Twitter ? Mikro-blog olarak yola çıkan ve kullanıcılara 140 karakterlik mini bloglar yazma fırsatı veren sosyal ağ sitesi. Yola çıktığı günden bugüne çok şey değişti, en çok da kullanım amacı. Başlangıçta daha eğlence odaklı dönen ağda artık siyasi-ideolojik gündemler ve haberler ön planda. Ve geldiğimiz son noktada 3-4 büyük sosyal ağ içerisinde reklam geliri ve büyüme açısından yüzü pek gülmeyen de yine Twitter. İşte hem bu ekonomik durumu pozitife çevirmek hem de kullanıcılarını yeniliklerden maruz bırakmamak için sürekli yeni özellikler deniyorlar. Bu 2 yeni

“Kollarım yok ama kimsenin görmediği kanatlarım var” diyen milli paralimpik yüzücümüz Sümeyye Boyacı 'yı tanıyor musunuz? Kendisi hem bir sporcu hem de sanatçı olan Boyacı, geçtiğimiz haftalarda hem söylediği bu güzel sözle hem de madalyalarına eklediği yenileri ile gündeme gelmişti. Suluboya kullanarak yaptığı resimlerden oluşan bir sergisi de bulunan Boyacı'nın Avrupa Paralimpik Yüzme Şampiyonası ve Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası’nda madalyaları bulunuyor. Fiziksel engellerinin kendisini engellemesine izin vermeyen ve gönlünden geçen şeyleri yapmaktan vazgeçmeyen bir simge. Kendisi gibi ampute olan bir çok diğer sporcu ve sanatçı gibi gerçek bir örnek. İşte bu güzel hikayenin minik ama çok anlamlı ödüllerinden birisini de geçtiğimiz günlerde dünyaca ünlü Barbie oyuncaklarının yaratıcısı olan Mattel' dan almış Boyacı; Barbie’nin 2020 rol modelleri birisi olmuş. Potansiyellerinin farkında olmayan ya da engellenen kızların önlerindeki hayali engelleri kaldı

Güncellendi Tüm dünyanın gündeminde olan Koronavirüs' ten nasıl korunacağınızı, nasıl bir virüs olduğunu ya da etkilerini anlatacak olanlar tabi ki biz değiliz. Amacımız kesinlikle bu da değil zaten. Ortaya çıktığı ilk günden beri ana akım medya ve sosyal ağların da katkıları ile önü alınamaz bir korkuya sebep olan bu yeni virüs hakkında her gün önümüze yeni bir içerik geliyor. Bunlardan hangilerini ciddiye alıp hangilerini göz ardı etmemiz gerektiğini de sıradan insanlar olarak artık şaşırıyoruz. Şaşırıyoruz ama en azından ana akım bir tv kanalına çıkıp, yıllar önceki bir "bilgisayar" virüsü denemesini Koronavirüs'e bağlayacak kadar konuya uzak insanları da dinlememiz gerektiğini biliyoruz. Bu bağlamda bizde şöyle düşündük; konu ile ilgili olarak kendi takip ettiğimiz ve doğruluğuna inandığımız kaynakları sizlerle paylaşmak istedik. Çünkü gerçekten de Koronavirüs konusunda bilim dünyasının ortak paydada buluştuğu 2 konu var. Birincisi ellerimizi mutlaka sık

Sosyal ağlarda Snapchat ile ortaya çıkan ve Instagram ile sosyal ağların kendi özelliklerinin bile önüne geçen o özelliği hepiniz biliyorsunuz; Hikayeler . Özellikle saklamak istemediğiniz sürece, paylaşıldıktan 24 saat sonra silinen, telefonların dikey fizikleri ile en uyumlu görsel paylaşımlar. Dediğimiz gibi Snapchat bu özelliği buldu ama Instagram meşhur etti ve salgın oradan diğer neredeyse tüm sosyal ağlara ve uygulamalara yayıldı. Hatta bazı banka uygulamaları, google photos gibi başka uygulamalar bile mobil uygulamalarına bu özelliği adapte ettiler. Hatta, bu her uygulamada hikaye özelliğinin eklenmesini tiye alan mesajların en başarılılarından biri de Office programlarından Excel'e bir hikaye satırının eklendiği montaj görseller durumu oldukça iyi anlatıyordu. Şimdi sıra LinkedIn'e gelmiş. İş dünyasının sosyal ağı olarak bilinen uygulamaya Hikayeler özelliği eklenecek. Haberi okuduğunuz anda aklınıza düşen "ne gerek var?" sorusuna cevabı hemen vermiş f

İş veya eğitim amaçlı da olsa Google Çeviri artık bir çoğumuz için vazgeçilmez araçlardan birisi. Yabancı kaynakları anlayabilmek ya da en temel seviyede de olsa kendimizi karşı tarafa açıklayabilmek için Google'ın sunduğu en kıymetli servislerinden birisi. Özellikle de yıllar içinde yapay zeka algoritmalarının katkısı ve kullanıcıların tavsiyeleri ile çeviri konusunda oldukça iyi bir noktaya gelen ve arayüzünü de modern bir tasarımla değiştiren servisin Geçmiş Çeviriler adında bir özelliği bulunuyor. Herhangi bir Google hesabınız olmasa da bu Geçmiş Çeviriler özelliği sayesinde çalıştığınız bilgisayar ve tarayıcı üzerinden yaptığınız çeviriler bu listede tutuluyor. İşte Google geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile (açıklama çeviri sayfasına girince de kenarda beliriyor) bu Geçmiş Çeviriler özelliğini Google hesabınıza bağlayacağını duyurdu. Duyuruda “Çeviri geçmişi, yakında yalnızca oturum açtığınızda kullanılabilecek ve Etkinliğim'den merkezi olarak yönetilecek.